Sizlere hem bir kitap hemde aynı isimli bir kısa film tanıtmak istiyoruz.
Farkında mısınız?
Dikizleme Çağına çoktan girdik. Hem de hiç hissetmeden.
Sanki hep o çağı yaşıyormuşçasına ve büyük bir hızla.
Realiti şovlarla başladı her şey. Sonra YouTube, MySpace, Facebook, Twitter girdi hayatımıza. Yetmedi, casus yazılımlar, bloglar, sohbet odaları, amatör porno videoları ve MOBESE kameralar da dahil oldu.
Artık hayatlarımız sır olmaktan çıktı; ayrıntı denizinde yüzer olduk.
Bizler sürekli başkalarını dikizlerken, birileri de bizi dikizliyor her an. Bu yeni durum, biz farkına varmaksızın, mahremiyet, bireysellik, güvenlik, hatta insanlık algımızı bile değiştirdi, değiştiriyor.
Farkında mısınız?
Dikizleme Çağına çoktan girdik. Hem de hiç hissetmeden.
Sanki hep o çağı yaşıyormuşçasına ve büyük bir hızla.
Realiti şovlarla başladı her şey. Sonra YouTube, MySpace, Facebook, Twitter girdi hayatımıza. Yetmedi, casus yazılımlar, bloglar, sohbet odaları, amatör porno videoları ve MOBESE kameralar da dahil oldu.
Artık hayatlarımız sır olmaktan çıktı; ayrıntı denizinde yüzer olduk.
Bizler sürekli başkalarını dikizlerken, birileri de bizi dikizliyor her an. Bu yeni durum, biz farkına varmaksızın, mahremiyet, bireysellik, güvenlik, hatta insanlık algımızı bile değiştirdi, değiştiriyor.
Dikizleme Günlüğü yazarı Hal Niedzviecki, keskin zekasıyla bu değişimin farkına varanlardan.
Hatta fark yaratanlardan diyebiliriz.
Çünkü o, bu yeni âlemde bir yol-culuğa çıkıyor ve tüm maceralarını bize eğlenceli bir üslupla anlatıyor. Yolculuğu, video bloglarla başlıyor; ardından sosyal paylaşım siteleri geliyor. Derken küçük kızının güvenliği için evdeki dadıyı, hırsızlardan korunmak için arka bahçesini dikizliyor. Realiti şovlara başvuruyor.
Özel dedektif tutuyor.
Deneyimlerini günlüğüne not ederken, analizleriyle günlüğe sosyolojik bir boyut katıyor.
Ve bizlere çok hayati bir soru yöneltiyor:
Bu ağın üzerindeki örümcek miyiz; yoksa ağa yakalanmış birer sinek mi?
Hatta fark yaratanlardan diyebiliriz.
Çünkü o, bu yeni âlemde bir yol-culuğa çıkıyor ve tüm maceralarını bize eğlenceli bir üslupla anlatıyor. Yolculuğu, video bloglarla başlıyor; ardından sosyal paylaşım siteleri geliyor. Derken küçük kızının güvenliği için evdeki dadıyı, hırsızlardan korunmak için arka bahçesini dikizliyor. Realiti şovlara başvuruyor.
Özel dedektif tutuyor.
Deneyimlerini günlüğüne not ederken, analizleriyle günlüğe sosyolojik bir boyut katıyor.
Ve bizlere çok hayati bir soru yöneltiyor:
Bu ağın üzerindeki örümcek miyiz; yoksa ağa yakalanmış birer sinek mi?
Dikizleme Günlüğü, yeni iletişim araçlarının yalnızca eğlence sektörünü değil, toplumu da değiştirdiğini, bu yeni kültürün seks, politika ve gündelik yaşantımız üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor.
Kitapta, realiti şovların parlayıp sönen yıldızları, çok okunan blog yazarları ve sosyal paylaşım sitelerinin yaratıcılarıyla yapılan söyleşiler, konuya ilişkin son akademik araştırmalarla harmanlanarak sunuluyor. Bu sayede popüler kültürün röntgenciliğe, röntgenciliğin belgesele, sanata ve haber bültenlerine, röntgencinin gazeteciye nasıl dönüştüğüne tanık oluyoruz.
Kitapta, realiti şovların parlayıp sönen yıldızları, çok okunan blog yazarları ve sosyal paylaşım sitelerinin yaratıcılarıyla yapılan söyleşiler, konuya ilişkin son akademik araştırmalarla harmanlanarak sunuluyor. Bu sayede popüler kültürün röntgenciliğe, röntgenciliğin belgesele, sanata ve haber bültenlerine, röntgencinin gazeteciye nasıl dönüştüğüne tanık oluyoruz.
Keskin zekasıyla bu değişimin farkına varan bir başka kişi ise Dikizleme Günlüğü kısa filmi yönetmeni Sevda Doğan. Kitaptan etkilenip mi filmi çekmiş bilinmez, ancak izlenmeye değer mütevazi bir çalışma olmuş.
Sevda Doğan'nın bu belgesel tadında, güzel kısa filmini buyurun hep birlikte DİKİZleyelim.!!
Yazı:
insanokur.org
Düzenleme:
Dikizleme Günlüğü / Peeping Diary
Kaynak, içerik ve yazı için Sevda Doğan, Hal Niedzviecki, Gökçe Gündüç, insanokur.org teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder