En Son Yayınlananlar:

Polisiye

 

Hücre 211, Celda 211, Cell 211

Hücre 211, Celda 211, Cell 211
Filmin Yönetmeni: Daniel Monzón
Filmin Türü: Aksiyon, Macera, Dram
IMDB Puanı: 7.7
Yapım Yılı: 2009
Ülke: İspanya, Fransa
Yayınlanan Tarih: 6 Kasım 2009
Senaryo yazarı:
Jorge Guerricaechevarría, Daniel Monzón, Francisco Pérez Gandul
Başrol Oyuncuları:
Carlos Bardem, Luis Tosar, Alberto Ammann, Marta Etura, Antonio Resines, Luis Zahera, Manolo Solo, Jesús Carroza, Félix Cubero, Joxean Bengoetxea, Juan Carlos Mangas

Juan gardiyan olmak üzeredir. İşe bir gün erken gelir. İki meslektaşı ona hapishaneyi gezdirirken, birdenbire tavandan düşen bir parçanın çarpmasıyla bayılır. Gardiyanlar onu ayıltmak için 211 numaralı boş hücreye götürür. Juan bilinci kapalı halde hücrede yatarken hapishanede bir ayaklanma patlak verir. Ayıldığında güç bir durumla karşı karşıyadır: Hayatta kalmak için mahkûm rolü oynamak zorundadır…

FRAGMAN:
 



Hücre 211, Celda 211, Cell 211
(Türkçe Dublaj Tek Parça Full izle)




 

25th Hour , 25. Saat

IMDB Puanı: 7.9/10
Yapım: 2002 

Ülke: ABD
Tür: Dram, Psikolojik, Suç
Yönetmen: Spike Lee
Oyuncular: 

Edward Norton, Rosario Dawson, Anna Paquin, Barry Pepper, Philip Seymour Hoffman, Aaron Stanford, Brian Cox
Senaryo: David Benioff
Senaryo (Kitap): David Benioff
Görüntü Yönetmeni: Rodrigo Prieto
Müzik: Bruce Springsteen, Terence Blanchard
Süre: 2 saat 14 dk

Montgomery Brogan (Edward Norton), uzun yıllar uyuşturucu satıcısı olarak hayatını devam ettirmiş ve her şeye sahipken, günün birinde polisin ani baskını sonucunda evinde yüklü miktarda uyuşturucu ile yakalanır ve 7 yıl hapise mahküm edilir.. 



Hapise girmeden önceki 24 saatini, en yakın dostları ve sevgilisiyle geçirmek istemektedir. Ama aklında bir çok soru işareti bulunmaktadır, kendisini ihbar eden kimdi? Hapiste ki ilk günü nasıl geçecek? Başına neler gelecek?
Korku ve nefretin birbirine karıştığı son gün ve beklenmedik olaylar...

FRAGMAN

FİLMDEN EN ÇARPICI SAHNE (TÜRKÇE DUBLAJ)



25th Hour , 25. Saat
(Türkçe Dublaj Tek Parça Full izle)






 

İlk Korku, Primal Fear

ilk Korku, Primal Fear
Filmin Yönetmeni: Gregory Hoblit
Filmin Türü: Suç, Psikolojik, Gerilim, Dram
IMDB Puanı: 7.6
Yapım Yılı: 1996
Ülke: ABD
Yayınlanan Tarih: 29 Aralık 1996
Senaryo yazarı: Steve Shagan, William Diehl, Ann Biderman
Oyuncular: Richard Gere, Laura Linney, John Mahoney, Alfre Woodard, Frances McDormand, Edward Norton, Terry O’Quinn, Andre Braugher, Steven Bauer, Joe Spano, Tony Plana, Stanley Anderson, Maura Tierney, Jon Seda, Reg Rogers

   Sizlere suç türünde ekstra oyunculuk performanslarına imza atmış Edward Norton'ın 96 yapımı ilk filmini tanıtmak istiyorum. İlk film dediysem hemen çekinmeyin. Norton "dissosiyatif kişilik bozukluğu" olan genç bir cinayet zanlısı gibi çok da kolay olmayan bu rolün altından ustalıkla kalkmış.


   Film ilk sahnede bir kovalamacayla başlar. Yakalanan genç, medya tarafından çalıştığı kilisenin başrahibini öldürmekle suçlanır. Devreye savunduğu müvekkillerin suçlu mu, masum mu olduğuyla ilgilenmeyen, tek işinin jüriyi kandırmak olduğunu düşünen ve bunu da ekibiyle birlikte çok iyi yapan ünlü bir avukat girer (Richard Gere). Aslında avukatın amacı bu kadar medyatik olan bir davada  medyanın gözünün önünde olmak ve popileritesini pekiştirmektir.


   Çok detaya girmeden filmin ilerleyen sahnelerinde işin renginin değişecegini, politik entrikalar, mafya, rant kavgaları ve cinsel bazı suçlarla birçok kurumunda içine dahil olduğu toplumsal bir çürümüşlük hikayesine dönüşecegini belirteyim.

   Amerikan adaletinin ne kadar çürük olduğunu, jüri sisteminin ne kadar kolay kandırılabilir ve adaletten yana eksik bir sistem olduğunu, yüzünüze çarpan bu filmin sürpriz sonu, zaten baştan beri çelişkiler içinde kıvranan seyirciye son bir soğuk duş daha aldırıyor.


   Film, 90'lar itibariyle teknik açıdan çok iyi olmasa da, senaryosu kesinlikle sürükleyici. Kurguda bir-iki aksama gördüysem de, benim izlediğim baskıdan kaynaklı olabilecegini düşünüyorum. Genel olarak 7.0/10 puan verdiğim bu film suç ve psikolojik gerilim türünde izlenmeye değer, iyi bir film.

   Edward Norton'un oyunculuk performansına tekrar değinmeden yapamayacağım. Norton ilk rolüyle Altın Küre ödülüne uzandığı bu filmde, adeta gelecekteki American History X,  Fight Club,  25th Hour ve  The Illusionist gibi unutulmaz performanslarının haberini veriyor.

Yazı:OvErUyUz

FRAGMAN




ilk Korku , Primal Fear
(Türkçe Dublaj Tek Part Full izle)





 

Yeşil Sokak Holiganları, Green Street Hooligans

Yeşil Sokak Holiganları, Green Street Hooligans, Hooligans
Filmin Yönetmeni: Lexi Alexander
Filmin Türü: Suç, Dram
IMDB Puanı: 7.5
Yapım Yılı: 2005
Ülke: ABD, İngiltere
Yayınlanan Tarih: 9 Eylül 2005
Senaryo yazarı: Lexi Alexander, Dougie Brimson
Oyuncular: 
Elijah Wood, Charlie Hunnam, David Alexander, Oliver Allison, James Allison, Geoff Bell, Joel Beckett, Kieran Bew, David Carr, Andrew Blair, Brendan Charleson, Scott Christie, Alec Dalman, Claire Forlani, Jacob Gaffney

   Futbolun 'toplumların afyonu' olduğu savunulur. Yıllarca Brezilya, Arjantin, Portekiz gibi ülkelerde en yaygın ve 'popüler kitle' pasifikasyon aracı olarak futbol kullanıldı. "Futbol olmasaydı ben Portekiz'i yönetemezdim" diyen General Antonio Salazar'ın Portekiz'i 3F (Fiesta, Fado, Futbol) ile idare ettiği söylenir. Ülkemizde ise özellikle 12 Eylül sonrası yükselen futbol fanatizmi, arabesk müziğin eşliğinde geniş halk kitlelerini peşinde sürüklemeyi başardı. Hatta kamu bankalarından, kulüp yöneticilerine açılan büyük kredilerle futbol beslendi ve giderek büyük bir ekonomik sektör haline dönüştü. 


   Böylece ekonomik ve siyasal yanlarıyla futbol, halk kitlelerinin yaşamının ayrılmaz bir parçası oldu."Avrupa, Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türk'ün ayak sesleri" eşliğinde dalgalanan takım bayrakları aynı zamanda milliyetçiliğin de yeni rengi oldu. Televizyonlarda futbol yayınları ve reklam ise yeni bir ekonomik gelir kapısı haline geldi. 


   Konuyla ilgili "Sporun Sosyolojisi ve Psikolojisi" adlı bir kitap kaleme alan İ.Ü. Cerahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, sosyo-ekonomik sebeplerden dolayı az gelişmiş diğer ülkelerdeki gibi bizde de spora pasif katılımın söz konusu olduğunu vurguluyor. 

   Özellikle gençlerin hayatlarında son derece önemli olan futbol maçlarıyla ilgili Balcıoğlu, gözlemlerini şu cümlelerle aktarıyor:
"Takım tutarken uzun boylu düşünüp taşınıp karar verilmez. Bu öyle bir şeydir ki, ömür boyu bağlılığa dönüşür. Bir partiye, bir insana bağlı kalsak, onu desteklesek, sonra o kişi bizi hayal kırıklığına uğratsa, inanç ve güvenimiz sarsılır başka bir partiyi destekleriz. Taraftarlıkta öyle olmuyor, takım yenmese bile, kişi kendisini başka bir takımın kucağına atmıyor." 

 
    Kişilerin tuttukları takımda kendi kimliklerini bulduklarını, güvenlerinin arttığını ve geleceğe umudunu taşıdığını ifade eden Balcıoğlu, seyircilerin herşeyden önce psikolojik, sosyolojik yapısının, ekonomik durumu ve eğitim düzeyinin dikkate alınması gerektiğini belirtiyor. Balcıoğlu, taraftarının kişilik özelliğiyle ilgili şunu söylüyor: "Futbolda üstünlük mücadelesi, 'üstün olma' yenme iddiası, yenilmeme azmi, biz-ötekiler ikiliği işin tabiatında vardır. Tuttuğu takımla kimliğini bulma, özdeşleşme, futbol ile doruğa çıkıyor." 

   Peki tribünleri dolduran fanatiklerin psikolojik durumları nedir..?
   
Psikopat Kişilik: Seyirciler arasında katı tutumlu, hemen zevk almak isteyen sorumluluk hissi duymayan, tekrarlanan uyarı ve cezalara rağmen davranışlarını düzeltmeyen kişilerdir.
   
Aatisosyal Kişilik: Bu kişilerin başları daima belaya girer, deneyim ve cezalardan ders çıkarmasını bilmezler, bir kimseye saygıyı sürdüremezler. Toplum kurallarına uymayı reddederler.
   
Sosyopat Kişilik: Maçı efendice, rahatça, başkalarını rahatsız etmeden izleyemezler. Devamlı küfreder, çevresini tahrik eder, karşı takıma ve taraftarlarına hakaret yağdırırlar.
   
Kışkırtıcı Tipler: Küçük bir sebep onlarda heyecan gösterilerine sebep olur. Dikkat çekici uygunsuz davranışlar gösterirler. Çabuk arkadaşlık kurarlar ama bu ilişkilerini kendi çıkarları için kullanmak isterler. Kolayca inanırlar, yargılamaları sağlam temeller üzerine kurulmamıştır.
   
Telkin Altında Kalanlar: Bu insanlar günlük ihtiyaçlarının giderilmesinde eksiklik gösterirler. Karşılaştıkları güçlüklere yapıcı bir çözüm bulmazlar. Çevrenin desteğine ihtiyaç duyarlar. Güçlü kişilik yapısı oluşmamıştır. Destek gördükleri kişilere bağımlılık gösterirler. 


   Bütün bu saptamalardan sonra şunu ifade etmek isterim ki; bahis konusu futbol severler değil, futbol fanatikleridir. Fanatizmin sosyal pisikolojisi burada tartışılamayacak kadar derin bir konu. Son derbiden sonra olan olaylarda, bir insan hayatının kaybedilmesi, bu filmi anımsattı bana....

   Filmde Harvard’ta gazetecilik okuyan Matt, oda arkadaşına ait uyuşturucu kendi yatağında bulununca okuldan atılır. İngiliz bir adamla evlenmiş ablasının yanına İngiltere’ye taşınmak zorunda kalan Matt, eniştesinin West Ham United fanatiği kardeşi Ben ile takılmaya başlar.


   Futbol konusunda en ufak bir bilgisi olmayan yumuşak başlı Matt kendini West Ham United taraftar grubu GSE (Green Street Elite) nin içinde bulur. Ben ve arkadaşlarıyla maçlara gitmeye, kavgalara karışmaya başlayan Matt, bunca zamandır içinde biriktirdiği şiddeti dışa vuracak ve kendini anlamsız bir fanatikliğin içinde bulacaktır.

   Bayan bir yönetmenden, futbolun artık yalnızca futbol olmadığına dair sarsıcı bir dram. 6.9 puan verdiğim, futbolun kalbinin attığı İngiltere’de giderek artmaya başlayan holiganlığı, vandalizmi ve fanatizmi en sert biçimde ortaya koyan Yeşil Sokak Holiganları, Milwall ve West Ham United klüpleri arasındaki rekabete dair de güzel sekanslar barındırıyor.

   Rekabeti anlamak, sonuçlarını içe sindirebilmek fanatizmi köreltecek en iyi çözümdür. Sonuçta fanatizm insanın duygularına hakim olamayışı neticesinde ortaya çıkan bir dışa vurumdur.Bunu tetikleyen her sebebe sağduyu ile yaklaştığımız sürece yenebilir ve futbolun keyfine rakiplerimizle biralarımızı tokuşturarak hepbirlikte varabiliriz.. 

Edit: OvErUyUz

Kaynaklar ve alıntılar: milliyet.com.tr, donusumkonagi.net, wikipedia.org, psikoloji.gen.tr, izlebizle.net, biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji, aktuelpsikoloji.com, Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, teşekkür ederiz..

 FRAGMAN



Yeşil Sokak Holiganları, Green Street Hooligans
(Türkçe Dublaj Full Tek Parça İzle)





 

Protesto "La Haine"

 
Yönetmen: Mathieu Kassovitz
Yapımcı: Christophe Rossignon
Senarist: Mathieu Kassovitz 
Ülke: Fransa
Tür: Dram
 Oyuncular: Vincent Cassel, Hubert Kounde, Said Taghmaoui, Francois Levantal, Marc Duret
 93 dakika
 IMDb: 8.1 /10

"Sizi katiller.! Bizi öldürmesi kolay.!
Bizde sadece taş var.!"

Demokrasi ve insan haklarının beşiği Fransa'nın gettolarıyla tanışmaya hazır olun.! Avrupa'nın orta yerinde terkedilmişlik, yurtsuzluk, itilmişlik, polis şiddeti, öfke, insan yerine konulmamak ve fakir olmak ne demektir, bu filmde öğreneceksiniz..!


Yönetmen filmine, Fransa'dan gerçek protesto ve polis şiddeti görüntüleriyle başlıyor. Bunun nedeni senaryonun Abdel isminde Kuzey Afrikalı bir gencin öldürülesiye dövülmesi üzerine çıkan ayaklanmayla başlaması. Bütün gece Paris ayaklanmalarla karışır ve bu arada polislerden bir tanesi, olayların kargaşası içinde silahını kaybeder.

 Bu bana, Paris'de 27 Ekim 2005 akşamı, kimlik kontrolü yapan polis tarafından ölümlerine sebebiyet verilen biri 17,diğeri ise 15 yaşlarındaki iki çocuğu ve tabii ki sonrasında çıkan ayaklanmayı hatırlattı. Olaylar dönemin İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin de çabalarıyla haftalarca sürmüş ve çok sayıda trajedinin yaşanmasına yol açmıştı.

Mathieu Kassovitz kusursuz senaryosunu yazarken 10 sene sonra olacak bu olayı,yani 2005 yılında ayaklanan halka "ayak takımı" deme cüretini göstermiş Nicolas Sarkozy gibi patavatsız bir politikacı bozuntusunu hayal etmiş midir bilinmez. Ancak, filmde olaylar aynı paralellikte gelişiyor. Ve komadaki gencin 3 arkadaşı kayıp silahıda bulunca, ister istemez seyirciyi koltuğa mıhlıyor.


Üç arkadaş, Kuzey Afrika Arap kökenli Said (Said Taghmaoui), siyahi Afrika kökenli Hubert (Hubert Koundé) ve yahudi Vinz (Vincent Cassel) film boyunca bir Fransız gettosunda yaşamak nedir, sizlere sergiliyor. 

Her zamanki gibi film ve ayrıntılarından çok bahsetmeyeceğim ancak filmin siyah beyaz oluşu ve oyunculukların inanılmayacak kalitede sergilenişi seyredeğer. 

Filmi ilk izleyişimde beni en çok şaşırtan şey oyunculuklar olmuştu. Vinz karekteri başta olmak üzere, adeta oynanmamış, yaşanmış.! Bu oyunculuk performanslarında yönetmeninde büyük rol oynadığını düşünüyorum ancak Mathieu Kassovitz bu filmden sonra "Gothika" gibi başarılı bir film çekmiş olsa da, böylesine bir toplumsal irdeleme filminde bir daha gözükmedi.

 

Ülkemizde de, dünyanın heryerinde de, açlık, fakirlik, şiddet ve benzeri haksızlıklar kolgezerken, gençler sokağa çıkıyorlar. Orantısız güç kullanımı, polis şiddeti, devlet terörü özellikle Türkiye insanının çok sık şahit olduğu şeyler. 

Çok yakın zamanda ODTÜ'deki olayları hatırlayın; binlerce polis ile orantısız güç kullanarak üniversiteyi işgal eden valiyi, tarlabaşında kafasından gaz bombasıyla vurulan kız çocuğunu, patlayan bombalardan sonra, hükümetin Suriye politikalarını protesto eden üniversiteli öğrencilere atılan dayakları ve daha nicelerini bir düşünün. Nicolas Sarkozy edasıyla patavatsızlaşmış içişleri bakanları ve valiler hastane acil servislerine, evlerin içine, üniversitelere gaz bombaları yağdırırken, Vinz'in öfkesi gelsin aklınıza.


Konuyu hem gençlere karşı ne kadar şiddet dolu ve töleranssız bir ülke olduğumuzu anlatmak açısından, hemde etki-tepki olgusunu göstermek bağlamında, kendim ile ilgili, komik duruma düştüğüm bir olayla örneklemek isterim; 
19-20 yaşlarında genç bir delikanlıyken, Avrupa'nın herhangi bir yerinde, anarşist bir işgal evine yerleşmiştim. Terkedilmiş bir okul binası olan bu yerde birkaç ay geçirdikten sonra, bir gösteri için karar alındı ve o gün geldiğinde bendeniz hazırlıklarımı yapmıştım. Pantolonumda iki kalın tahta sopa, bir rambo bıçağı, çok sayıda  taş-bilye ve burada bahsedemeyeceğim birkaç ekipmanla hazırdım. Ancak grubun diğer üyeleri pek hazır gözükmüyordu. Çok geçmeden kendi işgal evimin grubuyla eylem yerine geldik ve Avrupa'nın heryerinden gelen diğer işgal evleriyle buluştuk. Bulunduğumuz şehrin ana caddesini trafiğe kapattık. Etrafımızda bizim 3 katımız kadar tam tesisatlı polis vardı. Bende hazırdım, elim sopama gittiği an bir arkadaş "hey Turkos sakin ol biraz.! Alt tarafi bir kısa bildiri dağıtacağız.! Devrim henüz olmadı dostum, başbakanı asmaya gelmedik.!" diyerek, ülkenin kendine özgü dalgacı el hareketleriyle beni uyardı. Sonrasında 15-20 dakika kadar trafiğe kapattığımız caddede bateri çalınıp müzik yapıldı. Bu arada küçük bildiriler  trafikte bekleyenlere dağıtıldı. 30 dakika içerisinde herkes kendi işgal evine doğru yola çıkmıştı.


Bu beni çok şaşırtmıştı. Oysa ben ülkemde alıştığım gibi jop, biber gazı, barikat vb. gibi birşeyler bekliyordum. Yani uzun lafın kısası, ülkemizde gençlere gösterilen şiddet Avrupa'dakinden kat ve kat daha fazladır. Hükümetler ve polis gençlere söz hakkı ve musama göstermesini bilmek zorundadır.Üniversitelileri susan, konuşmayan, karşı çıkmayan bir ülkenin tüm gençliği bitmiş daha ötesi tüm halkı susturulmuş, bastırılmış ve özgürlüğünü tamamen kaybetmiş demektir.

Üniversiteli ögrencisini onbine yakın polisle kuşatan, hapseden, yaralayan ve döven bir hükümetin karşısında durun. Çocuklarınıza herkesten önce siz arka çıkın. Çocuklarınıza el kaldıran herhangi haddini bilmez otoriteyi dize getirmek sizlerin elindedir. Gençler karşı duruşlu olmazlarsa, fraksiyonu önemli değil, gücü eline geçiren her hükümetin başvuracağı şeylerdir bunlar. 

 

Böylesi bir polis şiddeti sonrası gelişen olayları anlatan bu film için puanım 9.0 / 10 oluyor. La Haine, "Protesto" şiddetle izlenmesini tavsiye ettiğim bir film.

 Kimsenin başınızda durup size "AYAK TAKIMI" demesine izin vermeyin ve unutmayın;
"Bu, elli katlı bir binadan düşen adamın hikayesi. Adam kendini rahatlatmak için, sürekli şöyle diyormuş: 
-Buraya kadar herşey yolunda
-Buraya kadar herşey yolunda
-Buraya kadar herşey yolunda
Önemli olan düşüş değil, yere çarpıştır.!"

Yazı: OvErUyUz
Edit: Aslimaniac

 Ödüller
Cannes Film Festivali / En iyi yönetmen / Mathieu Kassovitz (1995) · Avrupa Film Akademesi / En iyi genç Avrupa filmi / Mathieu Kassovitz (1995) · Fransa Film Akademisi César Ödülleri / En iyi film / (1995) · Fransa Film Akademisi César Ödülleri / En iyi kurgu / Mathieu Kassovitz & Scott Stevenson(1995) · Fransa Film Akademisi César Ödülleri / En iyi prodüktör / Christophe Rossignon · Avustralya Film Eleştirmenleri Ödülleri / En iyi yabancı film · Lumiere Ödülleri / En iyi yönetmen / Mathieu Kassovitz (1995) · Lumiere Ödülleri / En iyi film / Mathieu Kassovitz (1995) 


FRAGMAN



Protesto "La Haine"
(Türkçe Alt Yazılı Full İzle)





 

Zodiac

 
Yönetmeni: David Fincher
Türü: Polisiye, Dram, Tarihi, Biyografi
IMDB Puanı: 7.7
Yapım Yılı: 2007
Ülke: ABD
Senaryo yazarı: James Vanderbilt, Robert Graysmith
Başrol Oyuncuları: 
Jake Gyllenhaal, Mark Ruffalo, Anthony Edwards, Robert Downey Jr, Brian Cox, John Carroll Lynch, Richmond Arquette, Bob Stephenson


   Seri Katiller ve Sinemadaki Yansımaları [bknz.] isimli kapsamlı incelememizin içinde var olan bazı film tanıtımlarını ayrıca yayınlıyoruz. İncelemenin içinde sadece tanıtılar ve esinlenilen seri katil profilleri varken, burada filmi izleme şansınız da olacak..
San Francisco’yu yıllarca dehşete boğmuş gerçek bir seri katil, bu katili yakalamayı kendilerine takıntı haline getirmiş gerçek dört adam ve gerçeklerden yola çıkan bu hikayeyi perdeye taşıyan, seri katil filmlerinin başarılı yönetmeni David Fincher… 


Seri katilin bıraktığı ipuçlarını takip ederek olayı aydınlatmayı kendilerine saplantı haline getiren bu dört adamın hayatı, artık katilin hareket alanı içinde şekillenmektedir. Yıllar boyu saldırılarını kesmeyen ve yok olmuş görünürken birden bire yeniden ortaya çıkan bu seri katil, sadece onu yakalamaya çalışanların değil, bütün şehrin kabusu olacaktır. Kurbanlar sadece öldürülenler değil, şehirde yaşayan tüm insanlardır…


Yedi, Oyun, Dövüş Kulübü filmleri ile gerilim sinemasında kendine özel bir yer edinen David Fincher, Zodiac’ın dehşetini estirdiği yıllarda San Fransisco’da yaşayan ilkokul öğrencisi bir çocuktu. Yönetmen, çocukluk dönemini çok etkileyen bu seri katilin hikayesini yıllar sonra beyazperdeye taşıyor..

FRAGMAN



  Zodiac ,  Zodiac Katili
(Türkçe Dublaj Tek Parça Full izle)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...