AŞK / HER
Orijinal Adı: Her
Yapım: ABD
Yıl: 2013
Tür: Dram, Romantik, Bilim Kurgu
Senaryo: Spike Jonze
Yapım: ABD
Yıl: 2013
Tür: Dram, Romantik, Bilim Kurgu
Senaryo: Spike Jonze
Yönetmen: Spike Jonze
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johansson
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johansson
IMDb: 8,2
İletişim ve teknoloji çağı...
Bilgiye hızlı ulaşım, iletişim ve insanoğlu için daha sayılamayacak pek çok kolaylık...
Klişe bir başlangıç olacak ama, hepimizin hayatında dev ekranlar, akıllı telefonlar, uydular, fiber optik internet ağları, yapay zekaya sahip üç boyutlu oyunlar, işletim sistemleri ve programlar vs.vs. var.
İyimser bir tahminle, sıradan bir şehir insanı gün boyu hiç bilgisayarını yada telefonunu açmasa bile, bu programların en az beş altı tanesini, kullanıldıkları sistemlere ve cihazlara entegre olmak vasıtası ile dolaylı da olsa kullanmaktadır. Telefonlar ve bilgisayarlarda devreye girdiğinde bu sayı yine iyimser bir tahminle ortalama on beşi bulmaktadır.
Hepimiz birer görsel hafıza bağımlısıyız ve bu saydıklarımın çoğunun arayüzleri, tarafımızca sanki onların kendi yansımaları gibi algılanıyor. Çok yakında kendisini geliştirebilen bir yapay zekaya aşık olma ihtimalimiz olasıdır. Hele bir de güzel bir arayüz yazılırsa değmeyin keyfimize.
Bu sözde yeni çağ, içimizde bir çocuk gibi bizimle birlikte büyüyor ve aksi, mutsuz bir ihtiyar olma yolunda hızla yaşlanıyor.
Önce gerçek oyunlarımızı çaldı. Artık sokaklarda koşturmak, eve geç kalmak ve azar işitmeye gerek kalmamıştı, üstelik birlikte oyun oynayacak arkadaşlara da fazlaca ihtiyaç yoktu; arkadaşlarımızı çaldı.
Sonra diyaloglarımızı çaldı, birbirimize sesli harfleri bile kullanacak kadar tahammülümüz kalmadı.
Arşivlerimizi, koleksiyonlarımızı, müziğimizi, kitaplarımızı, dergilerimizi, mektuplarımızı içine aldı, değerlerini düşürdü, adını da kolay ulaşılabilirlik koydu.
Paramızı çaldı, birbirimizle konuşamaz hale geldik, telefonları çaldırıp çaldırıp kapatır olduk. Elimizdeki teknolojiyi belli periyotlarla eskitip yenisini almamız için bize sözleşmeler imzalattı, taahhütler verdirdi.
Bu sözde iletişimsiz iletişim çağı birbirimizle olan iletişimimizi çaldı.
Güvenimizi çaldı, birbirimizi kameralardan izler olduk. İş arkadaşlarımızı günboyu kaydettik, sevgilimize bulunduğu yeri kameradan göstermesi için baskı yaptık.
Birlikte bir yerlere gidip bir şeyler içip sohbet ederdik, birlikte gittiğimiz mekanlarda birbirimizin yüzüne bile bakamaz olduk. Elimizde prestijimizi de gösteren dev ekranlar, bir şeyleri tırmalayıp durmaktan, ne kadar mutlu ve asla yalnız olmadığımızı tüm dünyaya kanıtlamak istercesine paylaşımlarda bulunmaktan birbirimizle konuşacak vaktimiz dahi kalmadı.
Oysa artık ne kadar mutsuz ve yalnızız...
Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Spike Jonze benimle aynı kanıda olmalı ki, müthiş bir anlatımla konuyu çok mütevazi bir şekilde ortaya koymuş. Woody Allen' sal yapılara da rastladığım filmde, yakın gelecekte geçen öykü öylesine abartısız anlatılmış ki çoğu zaman bir bilim kurgu izlemekte olduğunuzu unutuyorsunuz.
Joaquin Phoenix’in tartışılmaz karakter oyunculuğu ile seyirciyi yakın gelecekte olası olabilecek bir aşk hikayesine odaklayan Spike Jonze, çok farklı bir algı ve anlatım şeklini kullanarak, teknolojinin insani olabilecek yönleriyle konuya yumuşak bir ortam sağlayıp, aslında derinden derine tam tersi sert sonuçlar ortaya koyarak benimle aynı sitemleri sergiliyor.
Yanlış anlamayın, Her filmi sayesinde daldığımız bu teknolojiye karşı eleştirel duruş, tamamen iletişim çağı karşıtlığı değil. Bir Uno Bomber modeli çizmiyorum.
Gerçek oyunlarımız bu çağ tarafından çalınmadan öncede, gelip geçen araçlar yüzünden şehrin sokaklarında top oynamak yeterince zorlaşmıştı zaten.
Ayrılmaz muhteşem ikili sistem ve teknoloji, bizler için ellerinden geleni yaparak hayatımızı kolaylaştırmaya çabalarlarken, bir araba sahibi olmak için hayatının 10 yılı boyunca borçlanabilen insanoğlunu da yaratmayı başardılar.
Eee kolay ulaşım için değerdi.
Düşünsenize 2 yıl sonra hiçbir mali değeri ve teknolojik verimliliği kalmayacağını bildiğiniz bir akıllı telefon için 2 yıllık sözleşme imzalamanın 10 yılın yanında ne lafı mı olurdu.
Bizler hayatları boyu sokaklarda oyun oynamamış, iletişimsiz, yalnız, borçlu, yarı aç yada gereğinden fazla paraya sahip, devlet verilerine göre %6,8'i, gerçeklere bakılırsa %67'si hayatının herhangi evresinde depresyon ve benzeri bozukluklar geçiren ve tarihte hiç olmadığı kadar yüksek oranlarda intihar eden modern dünya toplumu olarak teknolojinin bize sağladığı bu iletişim olanaklarını ve muhteşem teknolojiyi bu oranda kullanmaya devam edersek, emin olun birkaç jenerasyona kalmaz hepimiz filmdeki gibi yollarda bir yapay zekayla konuşa konuşa geziniyor olacağız.
Ve inanın bana, bu tipleme MAHALLENİN DELİSİ değil sistemin istediği ÖRNEK İNSAN olacak...
İletişim ve teknoloji çağı...
Bilgiye hızlı ulaşım, iletişim ve insanoğlu için daha sayılamayacak pek çok kolaylık...
Klişe bir başlangıç olacak ama, hepimizin hayatında dev ekranlar, akıllı telefonlar, uydular, fiber optik internet ağları, yapay zekaya sahip üç boyutlu oyunlar, işletim sistemleri ve programlar vs.vs. var.
İyimser bir tahminle, sıradan bir şehir insanı gün boyu hiç bilgisayarını yada telefonunu açmasa bile, bu programların en az beş altı tanesini, kullanıldıkları sistemlere ve cihazlara entegre olmak vasıtası ile dolaylı da olsa kullanmaktadır. Telefonlar ve bilgisayarlarda devreye girdiğinde bu sayı yine iyimser bir tahminle ortalama on beşi bulmaktadır.
Hepimiz birer görsel hafıza bağımlısıyız ve bu saydıklarımın çoğunun arayüzleri, tarafımızca sanki onların kendi yansımaları gibi algılanıyor. Çok yakında kendisini geliştirebilen bir yapay zekaya aşık olma ihtimalimiz olasıdır. Hele bir de güzel bir arayüz yazılırsa değmeyin keyfimize.
Bu sözde yeni çağ, içimizde bir çocuk gibi bizimle birlikte büyüyor ve aksi, mutsuz bir ihtiyar olma yolunda hızla yaşlanıyor.
Önce gerçek oyunlarımızı çaldı. Artık sokaklarda koşturmak, eve geç kalmak ve azar işitmeye gerek kalmamıştı, üstelik birlikte oyun oynayacak arkadaşlara da fazlaca ihtiyaç yoktu; arkadaşlarımızı çaldı.
Sonra diyaloglarımızı çaldı, birbirimize sesli harfleri bile kullanacak kadar tahammülümüz kalmadı.
Arşivlerimizi, koleksiyonlarımızı, müziğimizi, kitaplarımızı, dergilerimizi, mektuplarımızı içine aldı, değerlerini düşürdü, adını da kolay ulaşılabilirlik koydu.
Paramızı çaldı, birbirimizle konuşamaz hale geldik, telefonları çaldırıp çaldırıp kapatır olduk. Elimizdeki teknolojiyi belli periyotlarla eskitip yenisini almamız için bize sözleşmeler imzalattı, taahhütler verdirdi.
Bu sözde iletişimsiz iletişim çağı birbirimizle olan iletişimimizi çaldı.
Güvenimizi çaldı, birbirimizi kameralardan izler olduk. İş arkadaşlarımızı günboyu kaydettik, sevgilimize bulunduğu yeri kameradan göstermesi için baskı yaptık.
Birlikte bir yerlere gidip bir şeyler içip sohbet ederdik, birlikte gittiğimiz mekanlarda birbirimizin yüzüne bile bakamaz olduk. Elimizde prestijimizi de gösteren dev ekranlar, bir şeyleri tırmalayıp durmaktan, ne kadar mutlu ve asla yalnız olmadığımızı tüm dünyaya kanıtlamak istercesine paylaşımlarda bulunmaktan birbirimizle konuşacak vaktimiz dahi kalmadı.
Oysa artık ne kadar mutsuz ve yalnızız...
Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Spike Jonze benimle aynı kanıda olmalı ki, müthiş bir anlatımla konuyu çok mütevazi bir şekilde ortaya koymuş. Woody Allen' sal yapılara da rastladığım filmde, yakın gelecekte geçen öykü öylesine abartısız anlatılmış ki çoğu zaman bir bilim kurgu izlemekte olduğunuzu unutuyorsunuz.
Joaquin Phoenix’in tartışılmaz karakter oyunculuğu ile seyirciyi yakın gelecekte olası olabilecek bir aşk hikayesine odaklayan Spike Jonze, çok farklı bir algı ve anlatım şeklini kullanarak, teknolojinin insani olabilecek yönleriyle konuya yumuşak bir ortam sağlayıp, aslında derinden derine tam tersi sert sonuçlar ortaya koyarak benimle aynı sitemleri sergiliyor.
Yanlış anlamayın, Her filmi sayesinde daldığımız bu teknolojiye karşı eleştirel duruş, tamamen iletişim çağı karşıtlığı değil. Bir Uno Bomber modeli çizmiyorum.
Gerçek oyunlarımız bu çağ tarafından çalınmadan öncede, gelip geçen araçlar yüzünden şehrin sokaklarında top oynamak yeterince zorlaşmıştı zaten.
Ayrılmaz muhteşem ikili sistem ve teknoloji, bizler için ellerinden geleni yaparak hayatımızı kolaylaştırmaya çabalarlarken, bir araba sahibi olmak için hayatının 10 yılı boyunca borçlanabilen insanoğlunu da yaratmayı başardılar.
Eee kolay ulaşım için değerdi.
Düşünsenize 2 yıl sonra hiçbir mali değeri ve teknolojik verimliliği kalmayacağını bildiğiniz bir akıllı telefon için 2 yıllık sözleşme imzalamanın 10 yılın yanında ne lafı mı olurdu.
Bizler hayatları boyu sokaklarda oyun oynamamış, iletişimsiz, yalnız, borçlu, yarı aç yada gereğinden fazla paraya sahip, devlet verilerine göre %6,8'i, gerçeklere bakılırsa %67'si hayatının herhangi evresinde depresyon ve benzeri bozukluklar geçiren ve tarihte hiç olmadığı kadar yüksek oranlarda intihar eden modern dünya toplumu olarak teknolojinin bize sağladığı bu iletişim olanaklarını ve muhteşem teknolojiyi bu oranda kullanmaya devam edersek, emin olun birkaç jenerasyona kalmaz hepimiz filmdeki gibi yollarda bir yapay zekayla konuşa konuşa geziniyor olacağız.
Ve inanın bana, bu tipleme MAHALLENİN DELİSİ değil sistemin istediği ÖRNEK İNSAN olacak...
AŞK / HER
(Türkçe Dublaj Tek Parça Full izle) In Time
Yönetmen: Andrew Niccol
Film müziğinin bestecisi: Craig Armstrong
Senaryo: Andrew Niccol
Türler: Bilim kurgu, Aksiyon
Eva
Yönetmeni: Kike Maíllo
Filmin
Türü: Dram, Fantastik, Bilim Kurgu
IMDB Puanı: 6,5
Yılı: 2011
Ülke: İspanya
Senaryo yazarı:
Sergi Belbel, Cristina Clemente, Martí Roca
Sergi Belbel, Cristina Clemente, Martí Roca
Oyuncular:
Daniel Brühl, Marta Etura, Alberto Ammann, Claudia Vega, Anne Canovas
Daniel Brühl, Marta Etura, Alberto Ammann, Claudia Vega, Anne Canovas
Yıl 2041. Alex isimli meşhur bir sibernetik mühendisi, Santa Irene”de bulunan Robot Teknolojisi Fakültesi tarafından, çocuk robot projesininin başına geçmesi için çağrılır. Alex”in kardeşi David ve eşi Lana ise, Alex”in Santa Irene”den ayrılmasından sonra kendilerine bir yaşam kurmuş ve Eva isimli küçük kızları ile mutlu bir hayat sürmekte olan bir çifttir. Alex”in Eva ile tanışması ile aralarında özel bir bağ kurulur…
FRAGMAN
Eva
(Türkçe Dublaj Tek Part Full İzle)
Ada - The Island
Yönetmen: Michael Bay
Oyuncular:
Yapım Yılı: 2005 (127 dk)
Vizyon Tarihi: 29 Temmuz 2005 Cuma
Oyuncular:
Ewan McGregor, Scarlett Johansson, Djimon Hounsou, Steve Buscemi, Sean Bean
Tür:
Aksiyon, Drama,
BilimkurguYapım Yılı: 2005 (127 dk)
Vizyon Tarihi: 29 Temmuz 2005 Cuma
Senaryo: Caspian Tredwell-Owen, Alex Kurtzman
Yapım Ülkesi: ABD
Orijinal Adı: The Island
Lincoln Six Eco (Ewan McGregor) ve Jordan Two-Delta (Scarlett Johansson) görünüşe göre ütopik ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadırlar. Dikkatle kontrol edilen bu ortamın tüm diğer sakinleri gibi, onlar da Ada'ya gönderilmek için seçilmeyi umutluyorlardır; söylentiye göre burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir.
Yapım Ülkesi: ABD
Orijinal Adı: The Island
Lincoln Six Eco (Ewan McGregor) ve Jordan Two-Delta (Scarlett Johansson) görünüşe göre ütopik ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadırlar. Dikkatle kontrol edilen bu ortamın tüm diğer sakinleri gibi, onlar da Ada'ya gönderilmek için seçilmeyi umutluyorlardır; söylentiye göre burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir.
Ama aslında kendilerinin birer klon olduklarını ve ölmeleri yaşamlarından daha değerli olduğunu keşfettiklerinde cüretkar bir kaçış planlarlar. Bilmedikleri bir ortamda, bir zamanlar yuvaları olan kurumun sinsi güçleri tarafından amansızca takip edilen Lincoln ve Jordan, Ada hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak ve geride kalanları kurtarmak için hayatlarını riske atarlar.
FRAGMAN
Ada - The Island
(Türkçe Dublaj Tek Part Full izle)
Maleficent / Malefiz
Maleficent / Malefiz
Yönetmen: Robert Stromberg
Senaryo: Linda Woolverton, Charles Perrault
Yapım Yılı:2014
Ülke: ABD
Tür: Macera, Fantastik, Aile
IMDb: 7.1
Oyuncular: Angelina Jolie, Ella Fanning, Sharlto Copley
Masalları kim sevmez? Hepimiz çocukken masallarla büyüdük, masallara inanma yaşımız geçtikten sonra bile içimizin bir yanı masalları sevmeye devam etmiştir.
Hayatın ağır gerçekliği içinde, insan bir anda ortaya çıkacak perileri, mucizevi çözümleri, bir öpücükle yaşama dönebilmeleri ister bazen..
Disney bilindik çocuk masallarını uyarlamayı senelerdir çok iyi kotarıyor. Grimm kardeşlerin derlediği ''Uyuyan Güzel'' de bunlardan biri. Hikaye bilindik; kral ve kraliçenin güzel kız bebeği dünyaya geldikten sonra verilen büyük şölene herkes davetlidir, kötü peri hariç.
Kötü peri, yani Malefiz, davetli olmadığı halde kutlamaya gelir, ve küçük kızı sonsuz bir uykuyla lanetler. Bu uykudan onu ancak ''gerçek aşkın öpücüğü '' uyandırabilecektir.
Malefiz Disney'in en karanlık kahramanlarından biri. Bu sefer Disney kötü peri Malefiz'e ''hikayeyi bir de benden dinleyin '' deme şansını vermiş. Uyuyan Güzel'in yan karakteri olan Malefiz filmde merkeze alınarak başkahraman olmuş.. Bilindik masalın anlatılmayan öbür yanını izliyoruz..
Perilerin en güçlüsü Malefiz'in çocukluğundan başlıyor hikaye. Siyah kocaman güzel kanatlara sahip Malefiz'in periler ve sihirli yaratıklarla dolu orman krallığındaki yaşamını izliyoruz..
Daha sonraları kral olacak olan insanoğlu Stefan'la tanışmasını, birbirlerine aşık oluşlarını, Stefan'ın hırslarını ve yollarının ayrılışını görüyoruz.
Hikayeyi böyle izlediğimizde Malefiz'in tarafını tutmamamız imkansız hale geliyor.
Stefan'ın ihaneti karşısındaki acıyı Angelina Jolie o kadar mükemmel yansıtmış ki, ürperiyorsunuz, gözleriniz doluyor izlerken.
Stefan kral olmayı başarmış ve doğan güzel kızı Aurora için büyük bir şölen vermişken Malefiz için intikam vakti de gelmiş oluyor. Uyuyan Güzel masalının bilindik laneti tekrarlanıyor, bu sefer kimse Malefiz'e kızamıyor ancak...
Masallarda iyi-kötü ayrımı genelde çok keskindir. Siyah ve beyazın mücadelesi anlatılagelmiştir.
Disney bu döngüyü güzelce kırmış, film bu bakımdan değerli benim için.
Çok uzun zamandır ''kötü'' yaftası yemiş olan Malefiz'in tarafından baktığımızda, bilindik masalın bütün öğeleri anlam kayması yaşıyorlar. Kral Stefan'ın en yakınındakilere bile sevgi veremeyecek kadar katı hırsına yakından şahit oluyoruz. ''İyi '' perilerin saflıklarının aptallık boyutuna geçişini izliyoruz. Mutlak nefretin anne sevgisine ve şefkatine evrilmesine adım adım tanıklık ediyoruz.Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını düşünüyor, duygu karmaşası yaşıyoruz.
''Gerçek aşk'' kavramı da sorgulanıyor hikayede.. Beyaz atlı prens kavramına bile başka bir yerden bakıyoruz.
Malefiz alışıldık Disney masallarından değil. Görsel efektler üst düzeyde kullanılmış. Filmin oldukça karanlık ve gotik bir havası var. Çocuk filmi olarak tanımlanamayacak kadar karanlık bir atmosferde geçiyor. Fantastik severlerin izlemesinde fayda var diye düşünüyorum.
Angelina Jolie muazzam güzelliğini epik bir oyunculukla birleştirerek Malefiz'e can vermiş. Filmin küçük de bir sürprizi var; Brad Pitt ile Angelina Jolie'nin 5 yaşındaki kızları Vivienne Jolie Pitt'i de ufak bir rolde görüyoruz.
Gerçeklikten biraz kopup masallar diyarında şöyle bir gezineyim diyenlere Malefiz'i tavsiye ederim.
''Mutlak iyi '' ve ''mutlak kötü'' kavramlarına inanmayanlar için güzel bir hikaye olmuş.
Yazı:
Fragman:
Maleficent / Malefiz
(Türkçe Altyazılı Tek Parça Full izle)
Maleficent / Malefiz
(Türkçe Dublaj Tek Parça Full izle)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder