En Son Yayınlananlar:

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Drinking Buddies

Alkolikler / Akşamdan Kalmalar
Orijinal ismi: Drinking Buddies
Tür: 
Dram, Komedi, Romantik
Yıl: 2013
Ülke: ABD
Yönetmen: Joe Swanberg
Senaryo: Joe Swanberg
Oyuncular: 
Anna Kendrick , Olivia Wilde , Ron Livingston , Jake M. Johnson , Michael T. Black
IMDb: 6.2 / 10


Sizlere tam anlamıyla bir senaryosu olmayan ve verilen direktiflerle doğaçlama olarak çekilen "Drinking Buddies / Alkolikler" ya da daha berbat isimlendirilmiş şekliyle "Akşamdan Kalmalar" filmini tanıtmaya çalışacağım. 

Açıkçası film alkol temalı olduğu için ilgimi çekti. İsminden dolayı, saçma bir komedi filmi izleyeceğimi düşünerek başladığım film, daha başından yanıldığımı kanıtladı.


Luke ve Kate Chicago'da bir mekanda beraber çalışmaktadırlar. Kendi birasını üreten bu pubta hem bolca içip, hem de çok yakın arkadaş olan ikilinin beraber olması için tek engel ikisinin de başkalarıyla ilişkisi olmasıdır! 

Luke'un altı yıllık sevgilisi artık kendisinden evlenme teklifi beklerken, Kate'in de bir müzik prodüktörü ile dengede tutmaya çalıştığı bir ilişkisi vardır. 


Bu iki çift bir hafta sonu beraber bir orman evine tatile giderler ve daha da çok bira ilişkilerin akışını değiştirecektir. Hem bunda yanlış ne olabilir ki? 

Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Joe Swanberg üstlenirken, başrolleri Olivia Wilde ve Jake Johnson paylaşıyor.


Quentin Tarantino'nun kişisel "2013'ün en iyi filmleri" listesine kattığı filmi çok fazla şey beklemeden izlediğiniz taktirde hayal kırıklığına uğramayacağınızı düşünüyorum.


Düzenleme: overuyuz
Yazı ve Alıntılar: beyazperde.com, ekşisözlük


FRAGMAN


Drinking Buddies, Alkolikler / Akşamdan Kalmalar
(Türkçe Altyazılı Tek Parça Full izle)

2 Mayıs 2014 Cuma

Depresyon... Issız Ada... Kapitalizm... ve Ostrov / Island



Ostrov / Island
Yapım: 1973
Tür: Animasyon, Kısa Film
Yönetmen: Fyodor Savelyevich Khitruk

Kuşkusuz depresyon çağımızın hastalığı. Biz zavallı modern şehir insanlarının bunu atlatmak için çeşitli yöntemleri vardır. Kimimiz antidepresanlara gömülürüz, kimimiz hiçbir işe yaramayan terapilere para kaptırır, kimimiz çekip gider, kimimiz alkole, kimimiz yemek yemeye vurur kendisini. Hepimizin işe yaramayan bir unutmaya çalışma yöntemi vardır kendince.

Böyle ağır geçen bir dönemde, bilindik tüm yöntemleri tek tek deneyip başarısız olduktan sonra, kendimce çok da yaratıcılık gerektirmeyen bir yöntem keşfedip, kendimi filmlere vurmuştum. Peş peşe 7-8 hatta bazen daha fazla kayda değer olmayan, önemsiz, basit ve mümkün olduğunca içeriksiz film izleyerek hayattan kopmayı başarabildiğimi keşfettim. 

O kadar çok içeriksiz filmi üst üste günlerce izleyince, bırakın ters giden hayatı bir süreliğine unutmayı, gün içinde izlediğiniz ilk yada ikinci filmin ismini dahi unutuyorsunuz. O denli işe yarıyordu ki, bu konuda sitenin "Listeler" bölümüne "Depresyonda izlenecek 100 İçeriksiz Film" şeklinde bir liste yapmayı bile düşündüm.

Şaka bir yana, bu aralar Google'da "doğa temalı filmler" yada "ada filmleri" gibi saçma sapan anahtar kelimeler aratıp aratıp içeriksiz filmlerimin içine bunları da eklemeye çalışmaktayım. Doğada geçen filmlerle biraz içinde bulunduğum ortamdan sıyrılmak yada şöyle en ıssızından bir adaya düşüp tüm insanlardan kurtulmak ihtiyacı karşı koyulmaz bir hal almış durumda.

Çocukluğumdan beri ıssız adaya düşüp kurtulmaya çalışma hikayelerine bayılmışımdır.Ancak hiç anlayamadığım şey kazazedelerin kimsenin yaşamadığı bu muhteşem adalardan neden kurtulmaya çalıştıkları olmuştur. Hayatını asosyal geçiren bir adam olarak daha o zamandan kendimi belli ediyormuşum sanırım :)


Üstelik böyle hisseden yalnızca ben değilmişim.
Tamamen ada filmleri temalı ve sloganı "Dünyanın en güçlü insanı en fazla yalnız kalabilendir" olan bir site keşfettiğimde konuyla alakalı yalnız olmadığımı anlayarak epeyce şaşırdım. 

İnsanlar adaları severler, tatillerini geçirmek, rahatlamak ve dinlenmek için tercih ederler. Aslında insanların bir adada iyi hissetmelerinin temelinde, ilkel atalarından miras kalan bir genin de etkisi olduğu söylenir.Teoriye göre dört tarafı suyla çevrili bir adada iyi hissetmemizin nedeni, her yönden gelebilecek saldırılara açık geniş bir karasal alanda olduğumuzdan çok daha güvende olduğumuz hissidir.

İlkel atalarımızın vahşi hayvanlardan ve belkide düşman kabilelerden korunmak açısından rahat hissettiği için sevdiği adaları vahşi kapitalizmin pençesindeki biz zavallı çağdaş insanların sevmemesi zaten düşünülemezdi sanırım (bizim etrafımızın çok daha fazla tehlikeyle dolu olduğu düşünülürse..)

Atalarımızdan kalan "Güvende Hissetme Güdümüz" nedeniyle sevdiğimiz adalardan ne yazık ki keşfedilmemiş ve kapitalizmin ulaşamadığı bir teki bile kalmamışken sözü şöyle bağlayayım;
bu depresyon, içeriksiz filmler ve ada ile ilgili tuhaf, deli zırvası, saçma sapan yazının üzerine sizlere bir kısa film tanımak isterim;
"Issız bir adaya düşmekten daha kötüsü kapitalizmin sizi ordada bulmasıdır" temalı 1973 yapımı, 1974 Cannes Film Festivali en iyi kısa film ödülü sahibi, Cracow’da ise Altın Ejder’e layık görülmüş Ostrov / Island. 

Yönetmen Fyodor Savelyevich Khitruk depresyonlarımızın asıl kaynağı, bizlere dört bir yandan saldıran kapitalizmi, ıssız ada tasviri kullanarak anlatıyor.

Yazı: overuyuz


Ostrov / Island.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...